9 Ocak 2009 Cuma

The shadow of your smile

Seni düşünmediğim tek bir gün bile olmuyor... Neden peki neden? Bu kadar çok yıprattık birbirimizi ve 1 yıl önce hayatlarımızdan çıktık. Onca zamandır ne bir mesaj, ne bir telefon... Söylenmesi gerekenler bizde kaldığı için mi bu vazgeçilmezlik?

Bugün yine seni düşünüyorum, sana hala çok kızıyorum neden bu halde olduğumuzun tüm sorumluluğunu sana yıkıyorum? Neden beni durdurmadın, susturmadın gerçekten çok merak ediyorum...

Gerçekten bu kadar çaba harcadın mı benim için? Yoksa bunlar yine benim sadece aklımda kurduklarım mı? Bu ilişkiyi istedin de ben mi anlayamadım? Neden ilişkimiz her şeye ragmen devam edemedi, belki durgunluklar kesintiler olurdu ama hayatımızda olurduk.

Bu kadar çok şey yaşadım hayatta, üzüntüler ölümler... ama sanırım hepsinin üstesinden gelsemde bunu atlatamıyorum. Kaybetmeye tahamül edemiyorum ben...

Sana çok mu haksızlık ettim, yoksa sen yok yere mi güvenimi bitirdin insanara karşı? Kimseye bir şey söyleyemiyorum artık, yine her şeyimi tek başıma yaşıyorum. Ama seni deli gibi özlüyorum. Sanırım artık hayatına bensiz devam edebiliyorsun, üstesinden geldin bunların özellikle de bensiz olamayacağını söylerken... Bense asla sana bu kadar bağlı olduğumu bilmiyordum. Şimdi anlıyorum galiba değerini ya da işime bu geliyor, kendimi acıtmayı seviyorum. Belki de biliyorum nasılsa ben izin vermediğim sürece kimse canımı yakamayacak, ben herkes yerine bol bol canımı yakıyorum.

Ne de olsa herkesin imrendiğiyim... Yerinde olmak istediği... Neden hiç kimse içimi anlamaya çalışmıyor? Bu kadar kalabalığın içinde o kadar yalnız hissetmemi çözemiyor. Yalnızlığı ben tercih etsem de bazen ben yerine biz olmak istiyorum özellikle de bu aralar o kadar çok bunu istiyorum ki. Neden kimse benim baktığım yerden hayata bakamıyor?

Bugün istiklal'de koştururken kokunu duydum yine... Ah koku hafızası çok acıtıyor! Gerçekten aynı yerden mi bakıyorduk hayata yokse bunu da mı beni etkilemek için yaptın?

Bir yandan senle konuşmak için bile her şeyden vageçmeye hazırım... bir yandan da hiç karşılaşmak bile istmiyorum seninle. Bazen benim için hiçbir şey ifade etmiyorsun, bazen de sırf sana yakın hissetmek için tüm hayatımı seni anımsatan şeyleri yapmak için değiştiriyorum. Hasta mıyım?

Şimdi gelsen, sarılsak birbirimize benim boyum ermese dudaklarına ama sen eğilip masumca öpsen yine beni... Yine güldürsen beni, galiba ben bi tek senle mutluymuşum.
Fransızca şarkı sözlerini fısıldasan kulağıma, sana şımarmayı özledim... Ne kadar sabırlıydın, şimdi hatırladım be yine gülümsettin beni.

Karşılaşsak, ben sana değişmişsin ama aynısın diyebilecek miyim? Verilen ama asla tutulmayan sözleri mi görücem yine? O anlık sözlerdi bir değeri yoktu mu diyeceksin? Sanırım öyle, yoksa benim sana verdiğim degeri verseydin gitmeme izin vermezdin. Ben mi neden gitmene izin verdim? Ben zayıf taraf olamam, her şeyi dize getiririm.

Sanırım bu kadar büyük değildi sevgimiz. Sevgi mi eğlencemiz. Bana hiç dürüst olmadın, bende seni hiç hayatıma dahil etmedim. Şimdi yıllar geçti, ayrı ayrı büyüdük bir yerlerde en önemli zamanları bizsiz geçirdik. Çok mu katı çözümler buldum? Çok sinirliydim düşünmedim... Ama artık gerçeklerle yüzleşmeye başladım. Hızlı ilerliyorum!! çok hızlı 1 yılda ilk adımı atabildim... Sen hayatıma girdikten sonra sensiz ilk kez şehrine gittim, canım yanmadı. Atlatıyorum dedim gülümsedim ama hep bi acaba karşılaşır mıyız diye aklımdan da geçirdim.

Filmlerden fazla etkilenmişim... İyi ki özgündüm ben... Neydik biz, ne olduk ya da ne olacağız? Ne yaşadık? Neden bu kdr yıktık birbirimizi BİLMİYORUM... BİLMİYORUM...

Bunu da söylemeden geçemeyeceğim ben o çok entel, bizi Kenan Doğulu'nun Boğaziçi'in de buldu. Ve sadece yerimiz değişik anlatılmış... İlk kez şarkılarda kendimi buluyorum ha bir de ilk kez bir şarkıya ait hissediyorum... Hiçbir şeye ait olmak istemiyorum... Bu gelgitler bitsin istiyorum... Hayata umutla bakmak istiyorum sadecce. Bir gün bunları okuyacak mısın merak ediyorum? Korkuyorum, ben kendimi bu kadar açıkça ifade edebilen biri hiç bir zaman olmadım... işte en içten şekilde duygularımı ifade ediyorum sana hiç yapamadığım gibi, fazla samimiyet korkutucu olur derler, insanlar hep zaaflarını arar hep gardını al dediler... Gardım hep hazırdı... Ama her halukarda zırhım deliniyormuş. Belki de zaten zırhım yoktu... Bilmiyorum, bilmiyorsun ve artık hiçbir şeyi bilemeyeceğ(B)İZ!!!





İndirime girmiş eşyalar kadar sezonluk iklime bağlı
İndirgenmiş cezalar kadar suçlu bi o kadar güçlü imiş
Şimdi bugünse aşk dedi bir gün birisi
Boş bulundum
Yine omzumdan burkuldum

Bakıştık tanıştık yattık daha ilk gece
Namussuzluk ettik yetirmedik ağladık olmadı
Güne dönmeye çalıştık olmadı gitti
Kara bir tren gibi sessizce terk ettik yine aynı garı
Mutluluk fonda kaldı
Karlı meteorlu korkulu bir dekor yarattık yok
Saat farkımız çok
Umduğumdan daha da çok
Çok
Orası istanbul a uzak kaldı
Gerçi istanbulda kozmopolit depresif yaşama sevinçliği yorgun bir tarih say
Ama yetmedi burda kalmasına yetmedi istanbul
istanbul ilk defa mağlup ayrıldı kendi sınırlarında aşktan

Aşk şehri Parismiş bir kez daha kanıtlandı
O ırak diyarlara çok büyük elçilik talihlere cevher
Astığı astık kestiği kestik dediği dedik baskın kadın
Ayrılığa ağlardi peki ne olduki
Ben ırak diyarlara büyük idealist
Tahminlere büyük mücevher
Yandığı yandık kestiği kestik dediği dedik gurur adam
Ayrı kaldık ayrılık aldık ayrılık verdik apayrı iki insandık apaçık ortada kaldık

Evel zaman içinde
Kalbur saman içinde
yalan bir aşk yaşarmış Boğaziçinde

Ben hiç bir şeyi bilemez oldum
Aramak ister arayamaz oldum
Aşktan ölür midesi kazınır dilim ekmeye öz suyunu kurutur oldum
O belliki verdiği kararın arkasında durmayı bilen o
Belki zorlanan ama iyi bilen ama neyi bilen
Boşa seviştik boşa savaştık boşa kürek çektik yanıldık hııı yine yanıldık
Çoku bölüştük yoka dönüştük ayrıldık daha ilk gece
Elimize ne geçti monalizanın üzgün tarafı
Elimize ne geçti monalizanın mutlu tarafı
Peki elimize ne geçti ağlarken gülmeyi becerebilen bir Palyaço maskesi
Peki elimize ne geçti kırık dökük anılar Von Gogh sarı Çiçeklerini bile çizmemişki elimize ne geçti
Elimize sadece yok geçti

Evel zaman içinde
Kalbur saman içinde yalan bir aşk yaşarmış Boğaziçinde

Öyle büyük ki ağrım horon tepseler ağlıyorum
İnanki elimi kolumu zincirledim
İnanki sustuklarımı sen izin vermedin diye boğazımda cümleledim
Artık telefon beklemiyorum
Artık telefon etmiyorum
Çünkü biz artık olduk tabakta kaldık günah olduk yazık olduk
Biz senle biz senle iki ayrı olduk
Ben seni susacak kadar ben sana susayacak kadar
Ben seni beni susduracak kadar sevdim
Öyle büyük ceza ki bu ikimize iyiliğimiz için kestiğim
Artık afrikadakiler yaşar biz ölürüz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder